4 Aralık 2014 Perşembe

Turgut UYAR

Şiirin en önemli isimlerinden Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 yılında Ankarada dünyaya gelmiştir. Ahmet Turgut Uyar, altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğar, babası Hayri Bey, bir subaydır ve uzun zamanlar boyunca ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalır. Hayri Beyin bu durumu Turgut Uyarı o yıllarda etkilemiştir. Bir yanını eksik kalmasının da etkisiyle Turgut Uyar, henüz o yıllarda naif bir kişiliğe sahip olur. Yaşamı boyunca peşini bırakmayan bu ruh halini, şair şu şekilde kaleme alır; Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem “Yapma oğlum derdi ona; o içli bir çocuk” İlkokulu bitiren Turgut Uyar, bazı nedenlerden ötürü ortaokulu Konya’da askeri bir okulda okur. Daha sonra Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve sonra da Askeri Memurlar Okulu’nu bitirir. Bu mezuniyet ile birlikte Turgut Uyar, o yıllarda Kars’ın ilçesi olan Posof’ta(Ardahan’ın il olması ile Posof şu an Ardahan’ın ilçesidir.) askeri memur olarak çalışmaya başlar. 4 yıl burada görev yapan şair, daha sonra Samsun- Terme’ye gönderilir. Burada 2 yıl memurluk yapan Uyar, 1954 yılında Ankara’ya tayin edilir ancak burada da 4 yıl çalıştıktan sonra askeri memurluk görevinden istifa eder. Askeri memurluk mesleğini severek yapmadığını söyleyen şair 1967 yılında kadar SEKA’da çalışır ve buradan emekli olur. Şair bu emekliliği itibariyle Ankara’dan İstanbul’a giderek oraya yerleşir.
Turgut Uyar, İstanbul yaşamı öncesinde, henüz öğrencilik yıllarında bir evlilik yapar. Öğrenciliğinin son yıllarında yaptığı bu evlilikten, Uyarın üç çocuğu olur. Ancak ilk eşi Yezdan Şener ile olan evliliği boşanma ile sonuçlanır. Daha sonra şair Ankarada öykü yazarı Tomris Uyar ile tanışır ve evlenirler. Alkol tüketimi neticesinde siroz hastalığına yakalanan Turgut Uyar, ömrünün son dönemlerinde büyük sıkıntılar çeker. Şiirin en önemli adamlarında biri olan Turgut Uyar, 22 Ağustos 1985 tarihinde son günlerine de geçirdiği evinde yaşama veda eder.
Yazın Hayatı ve Şiir Özellikleri
Turgut Uyarın sanat fitilini alevlendiren olay müziktir. İçine doğduğu aile, müzik duyarlılığı olan ve çeşitli enstrümanlar çalan bir ailedir. Evde ud, keman ve saz eşliğinde sanatsal bir kulak ile büyüyen Turgut Uyarın şiir alt yapısında kuşkusuz bu ortamın etkisi vardır. Henüz, çocukluk yıllarında şiir yazan Turgut Uyar, şiire nasıl başladığını şu şekilde kaleme almıştır;

Şiirlerinden Dizeler

“…Ne dağları tanıdım, ne denizleri ne ötekiyi ne berikiyi daha demin uyanmıştım, az önce, baktım vakit akşam...”

“…Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım…”

çünkü denize bulastim 
bunu ellerimin maviliginden anliyorum…”

"bütün yaratılmışlara selam salmalı, selam almalı
iyi günlerden, kötü yıllardan, baharlardan
gecelerin peşinde kaybolmuş diyarlardan
ah! şimdi şu sessiz gecemde bana
-turgut, kalk gidelim- diyen bir dost olmalı…”

“…ben sana kürk alamam doğrusu. 
güzel bileklerine bilezik alamam. 
bir kap yemek, bir elbise. 
öyle bir tat var ki fakirliğimizde; başka hiçbir şeyde bulamam…


“…tahammül gerek, özlem iyice arsızlaştı..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder